İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının 7. ayında,
soykırım haberleri gelmeye devam ediyor. Her gün yüzlerce masum çocuk ve kadının
katledildiği Gazze’de, devam eden soykırıma dikkat çekmek ve Türkiye'nin
işgalci rejimle olan ticaretinin sonlandırılması amacıyla yaklaşık 30 ilde eş
zamanlı basın açıklaması düzenlendi.
Şanlıurfa’daki basın açıklamasını ise Kitap Vakfı yaptı.
Açıklamayı okuyan Kitap Vakfı Başkanı Mustafa Fuad Balıkçı, “20 bine yakın
çocuğu ve bir o kadar masum yetişkini acımasızca katleden zalimlerle yapılan
ticaret, ne insani, ne ahlaki, ne vicdani, ne de İslamidir.” diyerek şu
ifadeleri kullandı:
“Değerli Kardeşlerim, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
İki hafta önce zulme karşı durmak ve zalimleri kınamak için
yaptığımız son açıklamamızda, inşallah soykırım sona erer ve başka açıklamaya
gerek kalmaz demiştik, ama 4. açıklamamızda yeniden bir aradayız.
İşgalci rejim ve Amerika tarafından bizzat, İngiltere,
Fransa ve Almanya gibi devletlerin de sınırsız desteğiyle gerçekleştirilen
soykırım, 7. ayını doldurmak üzere.
Enkaz altında ve sayısını bilmediklerimiz hariç, şu ana
kadar tespit edilen Filistinli şehit sayısı 34 bini, yaralı sayısı da 76 bini
aşmış durumda.
Bu arada Gazze’den kahreden haberler gelmeye devam ediyor.
Gazze’nin Han Yunus kentinde yer alan Nasır Hastanesi işgalci rejim çeteleri
tarafından uzun süre kuşatma altında tutulmuş ve daha sonra da baskın
düzenlenmişti.
Baskın anında hastanede bulunan 2.000 Filistinlinin akıbeti
meçhul. Şimdiye kadar hastane yerleşkesinde tespit edilen üç toplu mezarda,
aralarında kadın ve yaşlıların da yer aldığı 392 ceset bulundu. Bulunan
cesetlerin bir kısmının çıplak olduğunu, el ve ayaklarının bağlanmış olduğunu,
üzerlerinde işkence izleri ve canlı canlı gömüldüklerine ilişkin delillerin
bulunduğunu, üç gün önce Anadolu Ajansı, TRT ve diğer medya organlarında geçen
haberlerden öğrendik.
Yine üç gün önceki haberlerde, işgalci rejim güçlerinin
bombardımanında, Belçikalı bir yardım görevlisi ve 7 yaşındaki oğlunun
katledildiğini öğrendik.
Yüz yılı aşan bir işgal ve yirmi yıla yakın bir kuşatmadan
sonra, yedi aydır devam eden acımasız soykırım!
Kötülüğün mücessem hali ve bu ağır cürmü bizzat işleyen
Batı, korkaklığı ve dünyaya düşkünlüğü ile Batı’ya bu cürmü işleme cesaretini
veren param parça olmuş İslam Dünyası ve adalet, merhamet, ahlak gibi insani
değerler uğruna hiçbir risk almayan diğer devletler; hep birlikte, izzetin,
direnişin ve acının sembolü olan Gazze’ye karşı, tarihin en karanlık ve en
utanç verici zulümlerinden birini işliyorsunuz.
Sessiz ve yavaş bir ölüm yerine, onurlu bir direnişi tercih
eden, izzetin ve cesaretin sembolü Gazze, hepinizin maskesini düşürdü, bütün
çirkinliğiyle gerçek yüzünüzü ortaya çıkardı.
Değerli dostlar daha önce de belirtmiştik amacımız; Gazze
halkına yönelik soykırımın sona ermesi ve iktidara çağrımız da; zulme sadece
sözle değil gerçekten karşı durması, Gazze tamamen yok olduktan sonra değil
hemen şimdi somut adımlar atması, işgalci rejimden uzaklaşması ve Filistin
halkının yanında yer almasıdır.
Bu kapsamda işgalci rejimle özellikle ticaretin tamamen
sonlandırılmasını açıkça dile getiriyoruz.
Malumunuz bizde soykırımın üzerinden 6 ay geçtikten sonra 9
Nisanda işgalci rejime gönderilen 54 ürünün ihracatına kısıtlama getirildi. Biz
bu adımı olumlu ama yetersiz buluyoruz. İşgalci rejimin petrol ihtiyacının çok
önemli bir kısmı halen Türkiye üzerinden tedarik edilmekte, meyve sebze,
elektrik enerjisi, su ve daha birçok ürünün ihracatı halen devam etmektedir.
Belirli ürünlere kısıtlama yetmez, bütün ürünlere yönelik ihracat, ithalat ve
sevkiyatlar tamamen sonlandırılmalıdır.
Kaldı ki bu kısmi kısıtlama kararından sonra yetkililerin
yaptıkları açıklamalardan, maalesef amaçlarının işgalci rejimi zulümden
vazgeçmeye zorlamak değil, ticaretle ilgili tepkileri savuşturmaya yönelik bir
hamle olduğunu görüyoruz.
Halen çok önemli bir makamda bulunan ve önemli bir görevi
yürüten eski ekonomi bakanı, İsrail'de çok önemli bağlantıları olan
arkadaşlarının bulunduğunu, İsrail'in Gazze'de Müslümanlara yaptığı soykırımı
kınadıklarını, ama diğer taraftan da İsrail’le serbest ticaret anlaşması olan
birkaç ülkeden biri olduğumuzu, Mavi Marmara zamanında da askıya alınmayan bu
anlaşmayla, ticaret dengesinin bire altı bizim lehimize olduğunu, ticaretin hiç
kimseye zarar vermeyen bölümleriyle ilgili daha hassas olmamız gerektiğini,
birkaç gün önce ifade etmişti.
20 bine yakın çocuğu ve bir o kadar masum yetişkini
acımasızca katleden zalimlerle yapılan ticaret, ne insani, ne ahlaki, ne
vicdani, ne de İslamidir. Bu kelimenin tam anlamıyla dünyevi ve kapitalist bir
mantığın yansımasıdır. Yazık, gerçekten yazık! Biz bu anlayışı ne
yöneticilerimize, ne de halkımıza asla yakıştıramıyoruz. Gazze hepimize, en az
havaya, suya ve torağa olduğu kadar, izzetimizi korumaya, insanlık şerefine,
haysiyetine ve onuruna sahip çıkmaya da ihtiyacımız olduğunu öğretmedi mi?
Yine geçen hafta Almanya cumhurbaşkanının ülkemize
ziyaretinde iki liderin yaptıkları ortak basın açıklamasında bir gazetecinin
“sık sık İsrail’e karşı sesinizi yükseltiyorsunuz fakat aynı zamanda yoğun
ticari ilişkileri ayakta tutuyorsunuz, bu çelişkiyi nasıl açıklayabilirsiniz”
sorusunun açıklayıcı bilgiler yerine kaçamak cevaplarla geçiştirilmesi,
maalesef bizi haklı çıkarıyor.
Değerli dostlar biz Gazze halkına karşı sorumluluklarımızı
gereği gibi yerine getiremezken, Amerika ve Avrupa’da 10’larca üniversitede,
binlerce öğrenci ve çok sayıda hocaları bu zulme karşı durdular ve seslerini
yükselttiler.
Bu kardeşlerimiz, polis şiddeti, ters kelepçe, gözaltı, kaba
davranış ve diğer kötü muamelelere rağmen, korkmadan Filistin halkının yanında
olduklarını bütün dünyaya haykırdılar.
Ben buradan hepimiz adına, Filistin halkının yanında durarak
zulme karşı safını belli eden bütün direnişçilere selam gönderiyorum.
Son olarak bir hususa daha dikkatinizi çekerek açıklamamı
toparlıyorum.
Dünyanın dikkatini soykırıma çekmek için işgalci rejiminin
Washington elçiliği önünde kendini yakan büyük şahsiyet Aaron Bushnel’i
saygıyla anıyorum.
Bu kadar cesurca olmasa da zaman zaman batıdan erdemli
insanların bu suça ortak olmamak için görevlerinden istifa ettiklerini
görüyoruz.
Bir ay önce ABD Dışişleri Bakanlığı çalışanı Annelle Sheline
Amerika’nın işgalci rejime silah göndermesine tepki olarak istifa etti.
Sheline istifa gerekçesini şu ifadelerle açıkladı.
"Küçük bir kızım var. Henüz iki yaşında bile değil. İleride bir gün bu
konuyu öğrenirse ve Dışişleri Bakanlığında çalıştığım için bana bunu sorarsa
ona elimden geleni yaptığımı söyleyebilmek istiyorum." dedi.
Merak ediyoruz, bizde de bir gün elinden geleni yapacak
erdemli ve vicdanlı yetkililer çıkmayacak mı? İşgalci rejimle olan ilişkileri
kesemedim ama suçunuza ortak olmayacağım deyip istifa edecek yetkililer
çıkmayacak mı?
İzzetin, direnişin ve acının sembolü Gazze, kahraman HAMAS
mücahitleri ve Aksa Tufanı bize gösterdi ki aslında özgür olanlar onlar ve
tutsak olanlar bizlermişiz.
Son olarak tekrar söylüyoruz amacımız; Gazze halkına yönelik
soykırımın sona ermesi ve iktidara çağrımız da; soykırıma sadece sözle değil
gerçekten karşı durması, Gazze tamamen yok olduktan sonra değil hemen şimdi
somut adımlar atması, işgalci rejimden uzaklaşması ve Filistin halkının yanında
yer almasıdır.
Buradan yetkililere sesleniyoruz Türkiye’deki bütün Amerika
ve NATO üsleri kapatılsın, işgalci rejimle askeri, siyasi ve ticari bütün
ilişkiler kesilsin, Türkiye’nin hava sahası, hava alanları, limanları ve
karasuları işgalci rejimin direk veya dolaylı kullanımına yasaklansın ve hiçbir
sevkiyata izin verilmesin.
Açıklamama son verirken
HAMAS’a, selam olsun diyorum
Gazze ve Filistin halkına selam olsun
Direnişin bütün halkalarına
Emperyalist ve sömürgecilere karşı direnen bütün erdemli insanlara selam olsun”.
BİHA
0 Yorum