Toprak Gübre ve Su Kaynakları
Merkez Araştırma Enstitüsü tarafından ülke topraklarından izole edilerek
geliştirilen ve tescili alınan AZOTEK-1 Mikrobiyal Gübresi, GAPTAEM tarafından
tescil edilen Şanlıbey kırmızı mercimek çeşidinde uygulandı.
GAP Tarımsal Araştırma
Enstitüsü Müdürlüğü (GAPTAEM) tarafından Talat Demirören Araştırma İstasyonunda
tarla günü etkinliği düzenlendi.
Mikrobiyal Gübre
Uygulamalarının Yaygınlaştırılması isimli projenin tanıtıldığı etkinliğe
Şanlıurfa İl Tarım ve Orman Müdürü Mehmet Aksoy, GAP Tarımsal Araştırma
Enstitüsü Müdürü (GAPTAEM) İbrahim Halil Çetiner, Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Ahmet Yılmaz, Şanlıurfa TKDK İl Koordinatörü Mehmet Uçman, Harran
Üniversitesi akademisyenleri, özel sektör temsilcileri, kurum amirleri ve
öğrenciler katılım sağladı.
Şanlıurfa Tarım ve Orman İl
Müdürü Mehmet Aksoy, tarla günlerinin önemine dikkat çekerek, yapılan
denemelerin laboratuvar ortamında kalmaması gerektiğini belirtti.
AKSOY: ŞANLIURFA’DA YER ALTI
SULARI İÇİN TEHLİKE ÇANLARI ÇALMAYA BAŞLADI
Aksoy, yer altı sularının tehlike
altında olduğunu vurguladı. Türkiye'de satılan gübre ve kimyasal ilaçların önemli
bir kısmının Şanlıurfa'da tüketildiğini de ifade eden Aksoy, şunları kaydett:
“Şanlıurfa’da yer altı suları
için tehlike çanları çalmaya başladı, belki de geçiyor. Türkiye’de satılan
gübrenin yaklaşık yüzde 10’u Urfa’da tüketiliyor. Türkiye’de satılan kimyasal
ilaçların yüzde 5’i resmi olanları söylüyorum benim şehrimde tüketiliyor. Bu
kadar çok kimyasal gübre, bu kadar çok kimyasal ilaç ve kadar çok kimyasalla
muhatap olan toprağın çoraklaşması ve ölmesi kaçınılmaz olur. Bunun için
mikrobiyal çalışma yapan GAPTEAM’daki arkadaşlarıma, üniversitedeki değerli
hocalarıma ve bilim üreten herkese teşekkür ediyorum.“
ÇETİNER: MERCİMEĞİN ANA VATANINDA MİKROBİYAL UYGULAMASINI DENENDİ
GAP Tarımsal Araştırma
Enstitüsü Müdürü İbrahim Halil Çetiner ise tarla gününün öneminde değinerek, “Bugün
tarla günümüzde mercimekte uygulanan mikrobiyal gübrenin sonuçlarına tarlada
hep birlikte şahit olacağız. Bölgemiz kadim bir geçmişe sahip ve Mezopotamya'daki tarım nereden bakarsanız 12 bin yıl eskiye gidiyor. Bu bölgede
birçok bitkinin de ana vatanı olduğunu biliyoruz, buğday ve mercimek gibi. İlk
tarımın yapıldığı ve bölgede en çok mercimeğin
üretildiği il. Mercimeğin ana vatanında mikrobiyal uygulamasını denedi arkadaşlar. “ ifadesini
kullandı:
MİKROBİYAL GÜBRELEME ÇEVRE DOSTU
Çetiner, mikrobiyal
gübrelemenin sürdürülebilir tarım için önemine işaret etti. Kimyasal gübrelerin
avantajlarına dikkat Mikrobiyal gübrenin çevre dostu bir alternatif olduğunu
vurgulayan Çetiner,” Kimsayal
gübrenin masrafının yüksek olması, aşırı kullanımından doğan toprak kirliliği,
sulama suyundaki kirlilik, içme suyundaki nitrat oranının artması gibi
dezantajlar göz önüne alındığında mikrobiyal gübrenin önemi bir kez daha öne
çıkacak. “ dedi.
YILMAZ: TARIM ARAZİLERİ AZALDI,
NÜFUS ARTTI
Harran Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Dekanı Ahmet Yılmaz, 40 yıl önce 27 milyon hektar tarım arazisinin
bulunduğunu ancak bu rakamın günümüzde 23-23.5 milyon hektara düştüğünü
belirtti. Bu kaybın büyük bir kısmının amaç dışı kullanıma bağlı olduğunu
vurgulayan Yılmaz, nüfusun ise 40 yıl öncesine göre üç kat arttığına dikkat
çekti.
Kuraklık, erozyon ve amaç dışı
kullanım gibi faktörlerin tarımsal verimliliği olumsuz etkilediğine değinen
Yılmaz, endüstriyel tarımın daha fazla ürün almak amacıyla yapıldığını ancak bu
durumun çevre ve toprak kalitesi üzerinde olumsuz etkileri olduğunu söyledi.
“BÖYLE GİDERSE TARIM BİZİ
BESLEYEMEYECEK”
Ülkede yılda 6 milyon ton
kimyasal gübre ve 300 bin ton kimyasal ilaç kullanıldığını belirten Yılmaz,
konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Endüstüriyel tarım yapıyoruz
ki, çok ürün alalım. Bu açığı kapatmak için birim alandan daha çok verim almak
istiyoruz. Daha çok kimyevi gübre kullanılıyoruz. 6 milyon ton kimyevi gübre kullanıyor ülkemiz.
300 bin ton kimyevi ilaç kullanıyor. Bir taraftan kendi hayatiyetimizi
sürdürürken, bir taraftanda çevremizi kirletiyoruz. Erozyonla toprağımızın
kaliteli kısmı akıp gidiyor. Verdiğimiz gübrelerin tamamen bitki almıyor.
Yeraltı sularına, akarsulara ve göllere karışıyor. O zaman ne olacak bu
gidişler, tarım bizi besleyemeyecek. “
POTANSİYEL ÇÖZÜM MİKROBİYAL
GÜBRE
Yılmaz, mikrobiyal gübrelerin
potansiyel bir çözüm olabileceğini dile getirdi.
Mikrobiyal gübrelerin, doğal
olarak tarla ve toprakta bulunan bakteri, algler ve mikorizalar gibi canlı
organizmaları içerdiğini belirten Yılmaz, bu gübrelerin toprağın yapısını
iyileştirdiğini ve verimliliği artırdığını belirtti.
ALMACA:HEM EKONOMİYE HEM DE
TOPRAKLARIN SÜRDÜRÜLEBİLİR KULLANIMINA KATKI SAĞLANMASI HEDEFLENİYOR
Proje yürütücüsü Ziraat Yüksek
Mühendisi Nesibe Devrim Almaca yaptığı sunumda, Türkiye topraklarının genel
olarak organik maddece fakir ve mikrobiyal aktivitelerinin düşük olduğunu, bu
nedenle yoğun kimyasal gübre kullanımının teşvik edildiğini, bunun da ülke
ekonomisine maliyet getirmekle beraber yanlış ve aşırı kullanımdan dolayı
toprakların kirlenmesine ve verimliliklerinin düşmesine neden olduğunu
açıkladı.
Almaca, mikrobiyal gübrelerin
baklagillerde kullanımıyla hem ülke ekonomisine hem de toprakların
sürdürülebilir kullanımına katkı sağlanmasının hedeflendiğini belirtti.
Program sonunda Proje uygulama
alanı gezilerek yapılan uygulamalar yerinde görüldü. mikrobiyal gübre hakkında
bilgilendirmelerinin ardından, arazide katılımcılara bikrobiyal gübrelerin
uygulandığı kırmızı mercimekte proje uygulamaları hakkında bilgi verildi.
0 Yorum